1995’te Koza adlı kısa filmle başlayan yönetmenlik hayatı 2014 yılındaki Kış Uykusu adlı uzun metraj filmi ile doruk noktasına ulaşmış ve bu film ile Cannes Film Festivalin’de Altın Palmiye ödülünü almaya hak kazanmış bir sinemadır Nuri Bilge Ceylan Sineması.Taşra Üçlemesi olarak adlandırılan Kasaba (1997), Mayıs Sıkıntısı (199), Uzak(2002) ile başlayıp İklimler (2006), Üç Maymun (2008) ve Bir Zamanlar Anadolu’da (2011) filmi ile devam eden bir sinema yolculuğudur bu.Nuri Bilge Ceylan Sineması olarak anılmaya başlanan bu filmleri sizler için inceleyip IMDb puanlarına göre listeledik.
NURİ BİLGE CEYLAN FİLMLERİ / SİNEMASI
8.Koza – 1995 – IMDb:7,0
Koza, Nuri Bilge Ceylan’ın sinemadaki ilk çalışmasıdır. Aynı zamanda ilk ve tek kısa metrajlı filmidir. Koza, Cannes Film Festivali’nin kısa film yarışmasında Türkiye’yi temsil etmiş, 1995 yılındaki bu yarışma seçkisinin ilk on film arasında yer almıştır.Yönetmenin taşra sinemacısı olacağının ilk ip uçları bu kısa filminde kendisini gösterir. Koza filmi, Çanakkale’nin Yenice ilçesinde -Nuri Bilge Ceylan’ın kendi memleketinde- çekilmiştir. Filmin ana karakterleri yaşlı bir çift, Nuri Bilge Ceylan’ın gerçek annesi Fatma Ceylan ve babası Emin Ceylan’dır.Koza, söze hiç yer vermeyen (diyalogsuz) , atmosfer ve doğa sesleriyle yetinen, son derece yalın bir anlatıma sahip siyah beyaz çekilmiş yer yer foto grafik bir filmdir.Filmin konusu, iki insanın kendi içlerinde birbirinden bağımsız gelişen hikayeleri zamanla bir evlilik sonucu birleşir, bir dizi yaşanmışlıktan sonra ise yolları ayrı düşer.
7.Kasaba – 1997 – IMDb:7,1
Kasaba, Nuri Bilge Ceylan sinemasının ilk uzun metraj çalışmasıdır. Bu film, Mayıs Sıkıntısı ve Uzak filmleriyle beraber daha sonra Taşra Üçlemesi olarak adlandırılacaktır.Nuri Bilge Ceylan’ın ablası Ebru Ceylan’ın ”Mısır Tarlası” adlı uzun öyküsünden yola çıkılarak kaleme aldığı senaryoyu yine kendi memleketinde, ailesi ve tanıdıklarını oynatarak küçük bir ekiple siyah beyaz bir film olarak kameraya almıştır. Otobiyografik bir film olma özelliğine sahip Kasaba’nın kurgucusu da kameramanı da senaristi de kısacası her şeyi yönetmen Nuri Bilge Ceylan’dır.Nuri Bilge Ceylan’ın çocukluğuna denk gelen yetmişli yılların hemen başında geçen film, Anadolu’da küçük bir kasabadaki insanların kırgınlıklarını, çelişkilerini ve iç dünyalarını hayatın tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. Üç kuşak bir ailenin karakterlerinin çocukların gözlerinden anlatılan hikayesine ortak oluruz.
6.İklimler – 2006 – IMDb:7,3
İklimler, Nuri Bilge Ceylan’ın taşra üçlemesinin son filmi Uzak’tan sonra çektiği ve filmin ismiyle münhasır değişen mevsimlerin odağında değişen insan ilişkilerini alır. Filmin başkarakteri İsa (Nuri Bilge Ceylan) bir akademisyendir. İsa ile televizyon dizilerinde sanat yönetmeni olarak görev yapan Bahar (Ebru Ceylan) arasındaki ilişkilerin mevsimleşmesi… İklimler filminde özelikle Ağrı çekimleri kartpostal nitelikte kış manzaraları sunmasıyla cezbedici bir özelik taşır.Kaş’ta yaz mevsiminde tatildeyken İsa-Bahar ilişkisinin pek de yolunda gitmediğini, inceldiğini ve inceldiği yerden koptuğuna şahit oluruz. Tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz münakaşalar yüzünden bu iki sevgili birbirlerinden ayrılır.Ayrılık sonrası Sonbahar mevsiminde İstanbul’dayızdır. İsa’nın hayatında Baharla sevgiliyken bile beraber olduğunu anlamaya başladığımız Serap (Nazan Kesal) ile olan münasebetlerini gözlemleriz. Bahar’dan bir haber olan İsa, Serap’tan Bahar’ın bir dizi seti için Ağrı’da olduğunu öğrenir.Kışın en çetin şartlarını yaşayan Ağrı’ya doğru yol alır İsa. Bahar’la yeniden bir araya gelmeyi kafasına koyan İsa, Bahar’ı Ağrı’da tekrar elde edince ona karşı kayıtsızlaşır. Tek başına İstanbul’a geri döner.
5.Üç Maymun – 2008 – 7,4
Üç Maymun, Nuri Bilge Ceylan’ın uluslararası arenada ilk büyük başarısını getiren filmdir. Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü kazanan filmi Üç Maymunu yönetmen Ceylan yalnız ve güzel ülkesine adamıştır. Tamamen profesyonel ekip ve oyunculara geçişin emareleri de bu filmle Ceylan Sineması’nda görülüyor. Özelikle senaryo ekibine dahil edinilen ve filmde de oyuncu olarak yer alan Ercan Kesal’ın filme kattıkları su götürmez. Servet rolünde gördüğümüz Ercan Kesal’ın yanı sıra Hacer (Hatice Arslan), İsmail (Ahmet Rıfat Sungar) ve Eyüp (Yavuz Bingöl) filmin başlıca oyuncularıdır.Servet bir trafik kazası sonucu birisini öldürür. Şoförü Eyüp’e cinayeti üstlenmesi karşılığında para teklif eder. Eyüp, kendi başına teklifi kabul edip fikirlerini bile sormadığı karısı Hacer ve oğlu İsmail’e durumu haber verip hapse girer. Hacer ise restoranda çalışmaktadır. Üniversiteyi kazanamamış, aylak gezen ve başını derde sokan oğlunu bir işe sokmaya didinir Hacer. İsmail, bir gün bir teklifle annesinin karşısına çıkınca işler şirazesinden çıkar. İsmail iş kurmak istemektedir lakin bunu karşılayacak paraları olmadığından annesi parayı babasının patronu Servet’ten istemeye gider. İkili arasında filizlenen ilişki Hacer’in Servet’e aşık olması ve Servet’in Hacer’le olan cinsel münasebetini kesmek istemesi ile karmaşık bir hal alır. İsmail duruma şahit olsa bile pek ses çıkaramaz. Eyüp hapisten çıkınca durumun farkına varır. Patronu Servet’i öldürür. Tıpkı kendisine yapıldığı gibi o da cinayeti başkasına devreder.
4.Mayıs Sıkıntısı – 1999 – IMDb:7,6
Mayıs Sıkıntısı, Taşra Üçlemesinin ikinci filmidir. Kasabada başlayan hikayenin peşin sıra gelen bu filmde de taşraya sıkışık kalmışlığın örneklerini görürüz. Ceylan’ın yönetmenliğinin artık yurt içinden yurt dışına doğru gideceğinin göstergesi niteliğinde ülkemizdeki büyük festivallerden en iyi ödülleri toplamıştır. Dört ana merkeze bağlı şekilde ilerleyen bir anlatı yapısına sahiptir. Bunlar; Emin (M.Emin Ceylan) ve ağaçları için giriştiği bürokrasi, şehirden gelmiş kasabada film çekmek içi çaba sarf eden yönetmen Muzaffer (Muzaffer Özdemir), tutunamayan Saffet(M.Emin Toprak) Muzaffer’in aracılığıyla kente kapak atma arzusu, Ali’nin ödülü için yumurtasıyla imtihanı.
3.Uzak – 2002 – IMDb:7,7
Uzak, Cannes Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülünü alır. Uzak filmin başrol oyuncuları Yusuf (Mehmet Emin Ceylan) ve Mahmut (Muzaffer Özdemir) rolleriyle aynı festivalde en iyi erkek oyuncu ödülünü paylaşmışlardır. Maalesef Mehmet Emin Ceylan bu ödülü aldığını öğrenemeden bir trafik kazası sonucu hayata gözlerini yummuştur. Kasabasından İstanbul’a gelen, kendine yeni bir iş ve hayat kurmak isteyen Yusuf’un uzaktan bir akrabası olan Mahmut’un yanına geçici olarak yerleşir. Büyük şehre gemilerde çalışmaya ve ne iş olsa yapmaya geldiğini söyleyen Yusuf ise kasaba kültürüyle şehirde adaptasyon sorunları yaşamaya daha ilk anlardan başlamıştır. Genç bir kadınla ilgilidir ama muhafazakar kültürle yetişmişliğin paydası çekingenliği ve arzusu arasında sıkışıp kalmıştır. Mahmut, kasabasından ve kasaba kültüründen görece uzaklaşmış fotoğrafçılıkla uğraşan entelektüel birisidir. Lakin yönetmen olup dünyayı değiştirmek istemiş bunu başaramayınca da hayatın ona biçtiği rolü yaşamayı yeğlemiş ve bu anlamda artık boş vermiş bir tiptir. Bu anlamda köyden gelen akrabasına karşı pek de misafirperver olduğu söylenemez. Ev içinde ve sonrasında beraber gittikleri fotoğraf gezisinden sonra Mahmut’un bir türlü iş sahibi olamayan ve özel yaşantısını içine aniden giren Yusuf’a olan davranışları iyice bozulur, onu hırsızlıkla itham etmeye kadar dayanır. Yusuf bu olay sonrasında sessiz sedasız ve habersizce Mahmut’un evinden ayrılır.
2.Bir Zamanlar Anadolu’da – 2011 – IMDb:7,8
Bir Zamanlar Anadolu’da Nuri Bilge Ceylan’a Cannes Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü’nü tekrar kazandırmıştır. Filmin senaristleri Ercan Kesal, Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan’dır. Ercan Kesal’ın 80’li yıllarda doktorluk yaptığı zorunluk hizmet zamanlarında Keskin’de yaşadığı gerçek bir olaydan yola çıkarak yazılmış bir senaryoya sahiptir bu film. Zaten daha sonra Ercan Kesal tarafından filmin güncesi bir Evvel Zaman adıyla kitap olarak da basılmıştır. Filmin merkezinde peşinde olunan bir cinayet ve cinayet zanlıları tarafından teşhis edilmesi gerekilen cinayet mahallinin bulunması olsa da durum bambaşkadır. Bu filmde aksettirilmek istenen şey cinayet mevzusu değil bürokrasi aracılığıyla insan davranışlarına sirayet eden şeyler işlenmektedir. İki araba dolusu insan gecenin bir yarısı tamamen kırsal bir alanda işlenen cinayetin teşhisi için ceset arayışına girmiştir. Doktor Cemal (Muhammet Uzuner), Savcı Nusret (Taner Birsel), Komiser Naci (Yılmaz Erdoğan) ve Katil zanlısı Kenan (Fırat Tanış) … Kenan işlediği cinayetin yerini teşhis etmekte etrafındaki bürokratları oyalayınca bu bürokratların kendi içlerindeki dünyalarının yansımasına aheste aheste şahit olmaya başlarız. Sabaha kadar devam eden ve yer yer sinirlerin gerildiği uzunca bir yolculuktan sonra gördüğü kabus sonrası cinayeti mahallinin gösteren Kenan, işlenilen cinayetin vahametini gözler önüne serer. Bu cinayet koşuşturmasıyla ve öldürülen maktulün otopsisine dek gerçekler çözüm bulamayacaktır. Bulunan gerçek ise gizlenecektir.
1.Kış Uykusu – 2014 – 8,3
Kış Uykusu, Nuri Bilge Ceylan Sineması’nın uluslararası başarasının doruk noktasını teşkil eder. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödünün sahibi olur. Ülkemiz adına ikinci defa kazanılan Altın Palmiye’yi ilk defa Yılmaz Güney’in Yol filmi ile yurdumuza kazandırmıştı. Nuri Bilge Ceylan da bu ödülü Yılmaz Güney’ e adamıştır. Emekli aktör olan Aydın (Haluk Bilginer) tiyatroyu bıraktıktan sonra Kapadokya’da babasından kalan mülkleriyle beraber Othello adlı oteli işletmektedir. Kendisinden genç olan karısı Nihal (Melisa Sözen) ve boşanmış kız kardeşi Necla (Demet Akbağ) ile beraber bu otelde yaşamaktadırlar. Aydın’ın karısı Nihal ile anlaşamamasına rağmen ve ciddi sorunları olmasına rağmen kimse bulunduğu mevkiyi terk edip gitme cesaretinde bulunamıyor. Aydın, bir keresinde bu efeliği yapmaya kalksa da yalnızca kendini kandırıyor. Gerisingeri hiçbir şey olmamış gibi Othello sınırları içindeki yerini alıyor. Aydın türlü oyunlarla Nihal’le ilişki kurmak için cebelleşse de bu onlar arasındaki ilişkiyi daha da rayından çıkarmaktan başka bir işe yaramıyor. Aydın Nihal olan bu ilişkilerini temelinde ilerleyen hikaye Aydın – Kız kardeş Necla çatışması ve Aydın’ın çevresi ile kurduğu ilişki bağlamında sürüp gidiyor.